Bu Blogda Ara

19 Şub 2013

HAYATIN BAHARLARI


Hayatın içinde dört mevsimi yaşamak mümkün olduğu gibi, gençlik çağlarında baharı yaşarken sonbahar hüznü çekilebilir. Ya da hayatın sonbaharında yaşama sevinci tükenmemişse, "bahar" gibi günler yaşanabilir. Hayat hızla akarken, bazen mola verme ihtiyacını duyuyor insan. Her şey düzenli bir akış içindeyken bazı engeller ket vurup yaşamın hızını kesmiştir. Bir kısır döngü içindeyken değişime uğrar hayat...

Bazen olumlu, bazen olumsuz nedenlerle-değişimlerle yeni bir düzen oluşur. Yeni durumlara ayak uydurmak çok kolay olmaz tabii. Tıpkı trafikte hızını ayarlayamayan sürücü gibi değişik durumlarla karşılaşabilir insan. Günler, yıllar akıp giderken, yolumuza çıkan kasisler, yokuşlar, kuralsız sürücüler hayatı kesintiye uğratabilir. Bazen bir hastalık, bazen bir kaza, bir yakınımızın ölümü, bir doğal afet, hep hayatımızı farklı kılmaz mı?

Hayat hiçbir zaman dümdüz gitmiyor. Duruma ayak uydurabilen, tüm engellemelere rağmen yeniden yola devam edebiliyor. Hayata sıkı bağlarla tutunmuşsa insan; kazalar, hastalıklar ve kayıpları da daha çabuk atlatabiliyor. Yaralar sarılırken, beyin de yeni bir düşünme sürecine giriyor. Puslu bir camdan değil, daha parlak, daha aydınlık bir pencereden dünyaya bakılıyor. 

Hayat devam ederken bazen bir süre kendini dinliyor insan... Değişik duygularla önce içinde bir isyanı yaşarken sonra durulup, olayları kabulleniyor. İnsanoğlu her çeşit duruma çabuk alışıyor. Yaş ne kadar gençse, uyum süreci o denli hızlı oluyor. Yaş ilerledikçe tahammül gücü azalıyor, sabır tükeniyor, uyum zorlaşıyor. 

Şairini hatırlayamadığım ne güzel, ne anlamlı bir şiirdir:
"Çocukken bacaklarımız en önde,
Beynimiz ve kalbimiz ardından koşardı.
Gençken kalbimiz en önde,
Beynimiz ve bacaklarımız ardından koşardı.
Yaşlandık...
Her biri ayrı yöne koşuyor.

Keşke hayat boyu beyin, bacaklar ve kalp arasındaki dengeyi sağlayabilseydik; dünyaya, yaşama uyum da daha kolay olurdu. Ve belki de böylece  sonbaharlarda ilkbaharlar gibi günler yaşardık.


6 yorum:

  1. Can dostum, değerli kardeşim,
    Evinize ve gönül hanemize yeniden hoş geldiniz.Bundan böyle bu denli uzun süre bu içimizi titreten, duygu yüklü yazılarınızdan bizleri mahrum bırakmayınız, lütfen.
    İlk yazınızda; sevginin köklü ve sağlam olabilmesi için yalnızca aşk değil, sabır ve emek de gerektirdiğini, o yumuşacık duygularınızla ne güzel anlatmışsınız. Ayrıca; kızınızın bu yazınıza yaptığı yorumun da beni ne kadar duygulandırdığını ifade etmeliyim. Böylesine kendisi ve gönlü güzel gençlere pek sık rastlanmıyor, günümüzde. Ama sizin kızınız daha farklı olamazdı ki!
    ''Hayatın Baharları''nda sizin yazılarınıza mola verişinizin nedenlerini de gördüm, ince ince satır aralarında, yaşama sevinci olursa içimizde, her mevsim baharı yaşayabilmenin mümkün olduğunu da.
    Sizin objektifinizden çıktığını bildiğim fotoğraflarınız da öyle güzel bütünleşmiş ki yazılarınızla. Başka ne diyebilirim ki, tekrar hoş geldiniz. Sizin de çok sevdiğinizi bildiğim iki sözcükle; iyi ki varsınız, diyorum. Sonsuz sevgi ve saygıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüş ve düşüncelerinize çok teşekkür ederim sevgili Necla Öğretmenim. Sizin gibi değerli dostlarımın teşvikleri beni öylesine motive ediyor ve güçlendiriyor ki.
      Ben de içtenlikle "iyi ki varsınız, iyi ki dostumsunuz" diyorum.

      Sil
  2. Zor oldu, ama bu kez size yorumumu iletebilmeyi başardım, sanırım. Bu kez de isimsiz. Sevgi ve saygıyla tekrar. N.BAL

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumların ulaşması bazen gerçekten güç olabiliyor. Uğraşınıza çok teşekkür ederim.

      Sil
  3. canım öğretmenim ,
    Aslında biz insanların doğadan öğreneceği ne kadar çok şey var. Bazen bir bakıyorsunuz insanlarda aynı hava durumu gibi oluveriyor. Sabah güneşli akşam yağmurlu bir hava gibi insanda bir anda değişiveriyor bazen. Belkide bu değişimler olmasa hayat daha güç olurdu. Yine de herşeye rağmen omuzlarımızın üzerinde duran başımızı her zaman dik tutmak biz insanlara yakışan en güzel şey diye düşünüyorum.
    Kocaman sevgilerimle....
    Öğrenciniz Çağrı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğayı tam anlamıyla koruyamadan, her yönden çevremizi, dünyamızı kirletiyoruz sevgili Çağrı. Aslında önce baharları içimizde yeşertmek lazım.
      "Önce insan" diyerek geleceğe umutla, güvenle bakabilsek keşke. Teşekkürler.

      Sil