Bu Blogda Ara

11 Nis 2013

BAHAR RÜZGARLARI


Bahar nasıl da şaşırtır insanı: Tüm güzelliğiyle, tazeliğiyle hüküm sürerken, birden bir esinti çıkar, darmadağın eder her yanı. Beklenmedik zamanda, ansızın çıkan bir fırtına güne damgasını vurur. Altüst eder çevreyi de, insanı da. Çoğu insanda baş ağrıları, beden sızıları o yüzdendir. Allak bullak olmuştur dengesi. Hazırlıklı olmak gerekebilir. Alışık olmayan insan baharın gazabına uğrayabilir.

Bahar rüzgarları ılık ılık eser bazen. İnsanın yüzüne tatlı bir serinlik yayılır. Ferahlatıcı, güzel bir esinti güzel şeyleri düşündürür insana; güzel oluşumları, güzel haberleri, güzel olayları... Örneğin; Fanatik olmasanız bile, hatta taraftar dahi değilseniz, yabancı bir takıma karşı kazanılan bir milli maçta nasıl da sevinir, mutlu olursunuz. Renkler anlam kazanır gözünüzde. İnsanların içtenlikle kucaklaşması, ortak paydada, ortak amaçta buluşması içinize su serper. 

İnsanı tedirgin eden, içini acıtan rüzgarlar eser kimi zaman. Televizyon ekranında en üst perdeden bağıran, birbirini aşağılayan, inciten insanlar görürsünüz. Nedenler dolaşır kafanızda. Ya da ekranda zincirleme bir trafik kazası geçer gözünüzün önünden; ölü ve yaralı sayısını ayırt edemezsiniz. 

Bir başka gün, birden ekranda bir başka soğuk rüzgar eser. Ürperirsiniz, içiniz titrer... Yüzlerini, gözlerini kapatarak kaçışan, koşturan insanlar ve onların üstüne var güçleriyle su sıkan, gaz püskürten görevliler... Bu kadar insanın hepsi suçlu mudur diye düşünmeden edemezsiniz. Yaşlılar...kadınlar...çocuklar... Oran...orantı...güç..orantılı güç....orantısız güç... Cevabı bulunamayan her soru, bahar rüzgarları gibi sarsar insanı. 

Değişik zamanlarda, değişik konularda, belki de farkında bile olmadan, hiç bilemeden çocukların hayalleriyle oynuyoruz. Babasıyla olayların ortasında kalan bir çocuk ağlarken bağırıyormuş; "Ben artık polis olmak istemiyorum" Küçük yaşta çocuklar, meslekleri insanlarla bağdaştırır. Öfkeli, sinirli bir kuşak yetişmese keşke.Bazen şarkılar nasıl güzel, nasıl dinlendirici oluyor. Leman Sam'ın Rüzgar şarkısı gibi; "Bana esmeyi anlat, bana sevmeyi anlat, esip geçmeyi anlat..." 

Bazen nasıl da beklentiye giriyorsunuz;" iyi bir haber, iç açıcı güzel bir şey duyalım bugün" diyorsunuz. Nadiren oluyor ama, onca sesli, gürültülü haber arasında zayıf bir esinti gibi gelip geçiveren bir küçük haber hayatımıza girmiyor bile.Ya da en son haber olarak sunuluyor, izlenmiyor, izlenecek onca şey arasında kaybolup gidiyor.

Bazen duymadığımız, bilmediğimiz güzel şeyler de gerçekleşiyor; tatlı bir bahar esintisi gibi... Kimi zaman yanı     başımızda, kimi zaman ta uzaklarda bir yerlerde. İçimizden biri, bir kadın veya bir erkek, hangi meslekten olursa olsun, işini iyi yapan, başarıyı yakalamış biri... O başarıları yürekten alkışlayamıyoruz, o insanları yüreklendiremiyoruz. Gazetelerde küçücük köşelerde yer alıyorlar, fark edilemiyorlar. 

Ne zaman insanımızla ilgili bir güzel haber duysak, yüzümüzde güller açıyor, bahar rüzgarları içimizi serinletiyor adeta. Olumsuzluklar doğanın dengesini bozmakla kalmıyor, ters esen rüzgarlarla kendimize ve çevremize zarar veriyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder