Bu Blogda Ara

17 Ağu 2013

İÇİMİZDEKİ DUYGULAR...


Unutamadığınız bazı kitaplar, sözler vardır. Zamanında not almış, bazı cümlelerin altını çizmiş, tekrar tekrar okumuşsunuzdur.Ancak o tür kitapları kitaplığınızın karanlık bir köşesinde saklayamazsınız. Beyinleri aydınlatmak için, yeri geldiğinde belleklerde yeniden yer bulacaklardır. Faruk Erem'in " Bir Ceza Avukatının Anıları" yıllar önce okuduğum ve çok etkilendiğim böyle bir kitaptı. Gerçek insan öykülerinden yola çıkarak yazılmış bir öz eleştiri idi. Hukukçuların da hata yapabileceğini, yanlış kararlar alınabileceğini öyle güzel, akıcı bir dille anlatıyordu ki. O yıllarda " Hukuk Fakültesine başlayan her öğrencinin okuması gereken bir kitap" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Faruk Erem 10 yıl Barolar Birliği başkanlığı yapmış, Hukuk Fakültesi Dekanlığı görevinde bulunmuş. Deyişlerine katılmamak elde değil: "Hukukun en doğru tanımı şudur; Hukuk İnsanlıktır." "Bir ülkede bir tek masum kişi cezalandırılmış ise o ülkede herkes suçludur." "Hukuk insanlıktır." "Suçluyu kazıyınız, altından İNSAN çıkar."

"Adalet nedir, size ne çağrıştırıyor?" diye insanlara bir soru sorulsa herkes benzer şeyler söyleyecektir elbette. Oyun çağında bir çocuk belki de "Beni döveni dövmek" diyecektir. Bir başka çocuk belki biraz düşündükten sonra şöyle diyebilir; "Annemin bana kardeşimden daha çok süt vermesi, çünkü benim büyümem lazım."
Öğretmenin adil olması istenir. Notunu hakça veren, öğrencileri arasında ayrım yapmayan öğretmen "adil" öğretmendir. Anne-babanın adil olması, gelecekte çocuklarında da "adalet" kavramını pekiştirecektir. Yöneticinin adil olması çalışanların verimliliğini yükseltir.

Adalet duygusu güven verir insana, hayatın yolunda gittiğine dair bir teminattır, güvendir. Adaletin kaybolduğu duygusu huzursuzluktur, tedirginliktir, korkudur, güvensizliktir, endişedir.Eskiden bazı yabancı filmleri seyrederken, karar aşamasında jürinin değerlendirmelerini izler, "iyi ki bizde jüri sistemi yok" derdik. Adaletsiz bir sistem idi. Suç ve cezayı değerlendirirken hukuk emsal gösterir mutlaka, kıyaslamalar yapar. 

Bir hukukçu gözüyle değil elbette, ama sade bir vatandaş olarak da bilmek istiyor insan: Adaletin terazisi eğilince kimi insanlar da yerli yersiz eğilmeye mi başlarlar? Başı dik ve onurlu olmanın, insanın kişiliğine artı değerler yükleyeceğini öğrendik biz. Bizim kuşak yürekten inanmanın, yalancıktan inanmaktan bin kat iyi olduğunu belledi. Hiç tanımadığımız, görmediğimiz bir insanın acısı, hüznü, bizim acımız, bizim sıkıntımız olabiliyor.

Belki kadın duyarlılığıyla, belki eski bir eğitimci ruhuyla, ama en önemlisi insan kimliğimle merak ediyorum:
Gazeteleri karıştırırken, televizyonda tartışma programlarını izlerken biri beni inandırsın istiyorum. "Suç ve ceza" kavramları kafamda altüst olmuşken, onları eski yerlerine yerleştirmek istiyorum. 
Yoksa kim haklı, kim haksız, kim güçlü, kim güçsüz, kim içeride, kim dışarıda... Yargılarımızı oturtmak çok zaman alacak... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder