Bu Blogda Ara

5 Ara 2013

BİR BAŞKA DÜNYA...


Uğur Yücel'in yönetmenliğinde çekilen; Beren Saat, Ayça Bingöl, Melis Mutluç gibi sanatçıların rol aldığı harika bir film "Benim Dünyam". Ders verici, eğitici, düşündürücü. Bir başka dünyada- bir engellinin dünyasında- insanı derinden sarsıyor. Yabancı bir filmden uyarlama, ama zaten bu açıklanmış. İnsanın bam teline dokunan ustalardan Uğur Yücel. Oyuncularını öyle güzel role hazırlıyor ki, adeta rollerini yaşıyor ve yaşatıyorlar. Uğur Yücel de Mahir Hoca rolüyle baş rolde.

Önce Ela'yı 8 yaşındaki haliyle tanıyoruz; Gözleri görmeyen, kulakları duymayan, bu yüzden hırçın, sinirli, uyumsuz bir çocuk. "Siyah bir dünya" onunki. Büyük ada'da bir köşkte anne-babası ve evin yardımcılarıyla birlikte yaşıyor. O zamana kadar anne-baba çaresizlik içinde, çocuklarının davranışlarına hiç kısıtlama getirmemişlerdir. Mahir Hoca (Uğur Yücel) öğretmen olarak köşke geliyor. Onun sözlüğünde "imkansız" sözcüğü yoktur. Mucizelere inanır. Eğitim yöntemi başlangıçta biraz sert, ama etkili olur. Öğretmen- öğrenci önce birbirlerine kızıyorlar, kıyasıya öfkeleniyorlar, yıpranıyorlar ama uzun yıllar içinde başarıyorlar. 

Beren Saat'in çocukluğunu canlandıran Melis, belki de filmin en iyi oyuncusu. Bir engellinin dramını adeta yaşıyor ve yaşatıyor. Filmde olağanüstü güzellikte ve etkileyici sahneler var: Köşkün havuzunda Ela'nın çok korktuğu suyla ilk karşılaşması. Kar yağarken karı fark etmesi, mutluluğu, başaramadığı zamanlardaki mutsuzluğu... İnsan bu filmi ikinci kez izlese ne çok farklı noktalar yakalar kim bilir. Oyuncuların hepsi çok çok başarılı. Hepsini içtenlikle kutlamak gerek. 

Film düşündürüyor, duygulandırıyor, eğitiyor, ağlatıyor. Hiçbir şeyin kolay olmadığı, kolay gerçekleşemeyeceği, mücadelenin gerektiği, filmde çok güzel vurgulanmış. Yıllar sonra Ela üniversiteye kabul ediliyor ancak daktilosunu çok yavaş kullandığından, sınavları hiçbir zaman zamanında bitiremiyor. 3 yıl aynı sınıfta okuyor, sonra kendini aşıyor. Bu durumlar çok güzel ifade edilmiş; Küçük kara balık evine döndü, kaplumbağa çölü geçti....
Ancak filmde bir nokta gerçek hayattakiler için yanıltıcı olabilir mi? Türkiye'de Edebiyat Fakültelerine giriş, genel üniversite sınavlarındaki puanlara göre olur. Yetenek sınavları dışındaki hiçbir bölüme bir komisyon veya kurul kararıyla girilmez. Belki de "filmler, diziler, romanlar gerçek hayatın bire bir kopyası olmayabilir" diye düşünülebilir. 

Filmin son sahneleri bir duygu girdabına sokuyor insanı. Mahir Öğretmen'in  zaman zaman tekrarlanan unutmaları bir hastalığın habercisidir; Alzheimer...Hastanede zor bir hayat beklemektedir onu. Bu defa Onun dünyası karanlığa bürünmüştür. Gün gelir Ela'yı bile tanımaz. 
Film sanırım uzun zamandır vizyondaydı. Başka dünyaları, zor hayatları anlayabilmek için keşke daha çok kişi izleyebilseydi. Gişe rekorları kıran bazı filmlerin yanında gerçek bir sanat eseri Uğur Yücel'in filmi. 


2 yorum:

  1. Çok güzel bir tanıtın olmuş.Teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Gerçekten çok güzel bir filmdi. Engellilerin dünyası bambaşka bir dünya. Keşke yeterince tanıyıp anlayabilsek.
      Selamlar.

      Sil