Bu Blogda Ara

21 Şub 2014

İNSANCA YAŞAMAK...


Kafamızda bin bir türlü ön yargıyla yaşıyoruz. Yılların izini, birikimini taşıyoruz belleklerimizde. Tortular, tabakalar halinde kalıplaşmış adeta. Korkuyor, ürküyor, çekiniyoruz.Daha dikkatli olma ihtiyacını hissediyoruz. Adımlarımızı temkinli atıyoruz.  Büyük ölçüde haklıyız da. Onca gazete manşeti, yüzlerce televizyon görüntüsü var belleğimizde. Netlik kazanmayan görüntüler gözlerimizin önünde bir ileri bir geri gidip geliyor. 

Değer yargılarımız karmakarışık. Bazen iyi ile kötü birbirine karışıyor. Dünya büyük bir hızla dönerken iyilerle kötüleri ayrıştırmıyor. Hayalle gerçek sanki iç içe. Gerçek dışı görüntüler de devreye giriyor. Temiz-kirli, iyi-kötü, insanca-insanlık dışı, sakin-öfkeli, namuslu-namussuz, onurlu-onursuz, doğru-yalan... Her şey birbirine karışıyor bazen. Ayırt edemiyoruz. 

Bir sınama testi, ölçüm aracı ya da sayaç yok elimizde. Tahminlerimiz, terazimizin ibresini doğrulamıyor. Teknik cihazlar da yetersiz kalıyor bazen. Hiçbir şey net değil. Yaşamdan kareleri durduramıyoruz, yaşanan saatleri geriye alamıyoruz. En gelişmiş teknoloji de yanıltabiliyor kimi zaman. Ona da hükmeden insan çünkü. Aldanıyoruz, aldatılıyoruz. Kime nasıl inanacağız, nasıl inandıracağız?

Bir güvensizlik ortamında kim kime nasıl güvenecek? Pek çok yerde "girilmez" levhası vardır da "güvenilmez" levhası yoktur. Yasaklara nasıl da uyar insanımız. Hatta bazen neden yasak olduğunu bilmeden, sormadan, emre kesin itaat gibi... Çocukluktan itibaren evde, okulda, sokakta, toplumda soru sorması istenmez, itiraz edemez, karşı çıkamaz. Okul sıralarından itibaren alışmıştır kurallara itaate. 


Ama iyi bir dinleyicidir, uysal bir bireydir. Belki de o yüzden küçük protestoları bile çok dikkat çeker. Sesini yükseltmesi istenmez. Ya sesini hiç yükseltmez ya da hep susar, son anda patlar. Avazı çıktığı kadar haykırır. Bazen cinnet geçirir. Ya kendine ya da en yakınlarına zarar verir. Oysa özünde nasıl da yumuşak, saygılı ve uysaldır. Sadece güzel ve uygar bir dünyada; insanca yaşamak, haksızlığa uğramamak, yalan dolandan uzak olmak, adil davranılmak, kabul görmek ister. Her insan gibi...




6 yorum:

  1. Artık neye inanacağımızı neye inanmayacağımızı bilemiyoruz. Sanki düşüncelerimize set çekildi, şimdi acabalar mücadelesindeyiz. Doğru bildiklerimiz tekrar tekrar düşünür olduk. Ben sadece kendim için diyorum ki "insanlığın tanımını yanlış mı anladım" gerçek bu bile aklımdan geçiyor. İnanamıyorum insanlığın evren geçirmesinin hızına.
    İnsanca yaşamak herkesin hakkı, ama insanca yaşamak ne demek? işte burada takılıyorum. Herkese göre değişen insanca yaşamak bana göre değil sevgili Makbule arkadaşım.

    YanıtlaSil
  2. Benzer düşüncelerle yazımı yazmaya çalıştım. Güvenmek, inanmak, paylaşmak, yardımlaşmak, sorumluluk taşımak, zor günlerde dayanışmak... Her kavram anlam değiştirdi, başka kılığa büründü. Belki yıllar bizim hızımızı azalttı ama bu değerler de bu kadar hızla değişime uğramamalıydı.
    "İnsanca yaşamak" derken ben öncelikle özgür olmayı, haklarını kullanabilmeyi, adilce yaşamayı, gelecekten endişe duymamayı kastediyorum.
    "Mutluluk" sadece bireysel değil, insancıl da olmalı diye düşünüyorum. Gördüğüm, duyduğum,okuduğum her olumsuz olaydan etkileniyorum. Yoğun düşünmek beyinlerimizi yoruyor elbette. Keşke bu hızlı değişime bedenimiz ayak uydurabilse..
    Selam-sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Bu sağlıksız ortamda birey(ler) olarak akıl ve ruh sağlığını sağlam tutabilmek dahi büyük bir hüner!. Öylesine yozlaşma ve çürümüşlük varken, yalan, dolan ve güvensizlik içinde yaşamak, ahlaklı, doğru, dürüst, iyi, çalışkan...insanları doğal olarak yalnızlaştırıyor. İçe dönüyor..

    İnsan/insanlık kavramları -birey/toplum ilişkisi yeniden sorgulanmalı!
    Yeni bir yapılanma, yepyeni bir düzen ve yeniden bir doğuş gerek bize!. Ahlaklı olmak, sade ve dürüst bireylerden oluşan, adaletli, özgür ve barışçıl bir toplum yaratmamız şart!. Aksi halde 'insanlığını yitirmiş! barbarlar arasında, yitik, eksik, (faunusta) acılar içinde yaşayan birer ölüden farkımız kalmayacak!

    Ortak olduğumuz bu yoğun duygu ve düşünceleri,
    iyi ki yazıyoruz ve paylaşıyoruz birbirimizle..
    Kaleminize, yüreğinize sağlık..
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan, hiç görmediği, tanımadığı, ama çok uzaklarda bir yerde varlığını bildiği birilerinin yürekli sesini duyduğu zaman nasıl da mutlu oluyor. Hele bu ses kendi iç sesinizden izler taşıyorsa, kötülüklerden-kötülerden arınmış bir dünya özlemi içindeyse, yüreğiniz bir kez daha kıpır kıpır çarpıyor. heyecan duyuyorsunuz.
      Blogda yazmaya başladıktan bir süre sonra bir buçuk yıl kadar ara vermiştim. Okumayı-yazmayı yaşam tarzı olarak benimsemiş bir kişi için susuzluk-açlık gibi bir şeydi. Ben de inanıyorum;" İyi ki yazıyoruz ve paylaşıyoruz birbirimizle."
      Güzel ve anlamlı yorumunuz için teşekkürler. İyi ki sizleri tanımışım.
      Selam-sevgiler.

      Sil
  4. Öğretmenim sözlerime " artık benim de adım ve resmim çıkıyor yazılarımda " diyerek başlamak istiyorum :-)
    Öğretmenim artık yaşadığımız hayat öyle bir hayat oldu ki herkese göre farklı herkese göre tanımı da farklı olmaya başladı. Günümüzde artık "insanca yaşamak " için bile kişiden kişiye değişen tanımlamalar karşımıza çıkmaya başladı. Eskiden insanlar için olan doğrular , genel bir doğru olarak kabul edilirdi : büyüklerin karşısında ayak ayak üstüne atmak ayıptır mesela , bu herkes için doğru kabul edilirdi , yapan kişi de ayıplanır hatta dışlanırdı ama günümüzde artık bu doğru , kimine göre doğru kimine göre yanlış mesela. Bunu yanlış olarak kabul edenlere göre mi yaşicaz , doğru olarak kabul edenlere göre mi yaşicaz ? Bu ikilem her konu için , her olay için hatta siyasete bile uyarlanabilir. Bence herkes kalbini ve aklını aynı hizaya getirip ancak o şekilde kendi doğrusunu bulup ona göre yaşamalı , o en doğru cevabı verecektir.:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Genel doğrular" ve özel tercihlerimiz var sevgili Nagehan. Dünyaya gelirken ülkemizi, yakınlarımızı seçme şansımız yok ama "iyi bir insan" olmak için çaba harcamak elimizde. Adil olmak, dürüst olmak, namuslu olmak, iyi ahlak sahibi olmak, başkalarının hakkına saygı göstermek... Bunlar bizim tercihimizde.
      Kurallar ve değerler toplumların değer yargılarına göre değişiyor tabii.
      Selam-sevgiler.

      Sil